Atilla Güney, akademinin iniş çıkışlarına kişisel yaşam deneyimiyle tanıklık etmiş, bağımsız tavırların resmî kurumlarca nasıl "ret" ile karşılandığını bizzat yaşamış, nihayetinde "Barış İçin Akademisyenler" bildirisine imza attığı için üniversiteden uzaklaştırılmış hocalarımızdan.
Sosyolojinin Marksist Reddiyesi adlı bu çalışmasında, kökleri idealizme dayanan Weberci sosyoloji anlayışının, sınıfsal sömürü ilişkilerini görünmez hale getirmek için uzun yıllardır akademik çevrelerde, kuramsal yazın dünyasında ve devlet yönetiminde işlevselleştirilmesini çarpıcı bir analizle ele alıyor. Bir yandan da Weberci geleneğin Türkiye'deki izdüşümünü, neredeyse "star" muamelesi gören popüler sosyoloji hocalarının metinleri üzerinden anlatıyor.
Güney, üniversitelerde öğrencilere nesnel, tarafsız bir disiplin olarak sunulan "sosyoloji"nin, kapitalist üretim ilişkilerini meşrulaştıran tarihsel evrelerini anlatırken, metin, kavram ve düşüncelerin analizine de girişiyor. Tek tek olguların kökenine inen yazar, bu alanda kendi özgün çözümlemelerini geliştirmek isteyenlere, tarihsel maddeciliğin sağladığı olanakları anlatıyor. Atilla Güney, "İnatla hikâyesi anlatılmaktan imtina edilen Türkiye İşçi Sınıfına" ithaf ettiği bu çalışmasında, kendisi de titiz bir düşünce işçiliğine imza atıyor.
Başka okuma ve araştırmalara da yeni kapılar aralayan Sosyolojinin Marksist Reddiyesi, özgün ve güçlü bir eser olarak, okunmayı, üzerinde düşünmeyi ve tartışılmayı hak ediyor.
Atilla Güney, akademinin iniş çıkışlarına kişisel yaşam deneyimiyle tanıklık etmiş, bağımsız tavırların resmî kurumlarca nasıl "ret" ile karşılandığını bizzat yaşamış, nihayetinde "Barış İçin Akademisyenler" bildirisine imza attığı için üniversiteden uzaklaştırılmış hocalarımızdan.
Sosyolojinin Marksist Reddiyesi adlı bu çalışmasında, kökleri idealizme dayanan Weberci sosyoloji anlayışının, sınıfsal sömürü ilişkilerini görünmez hale getirmek için uzun yıllardır akademik çevrelerde, kuramsal yazın dünyasında ve devlet yönetiminde işlevselleştirilmesini çarpıcı bir analizle ele alıyor. Bir yandan da Weberci geleneğin Türkiye'deki izdüşümünü, neredeyse "star" muamelesi gören popüler sosyoloji hocalarının metinleri üzerinden anlatıyor.
Güney, üniversitelerde öğrencilere nesnel, tarafsız bir disiplin olarak sunulan "sosyoloji"nin, kapitalist üretim ilişkilerini meşrulaştıran tarihsel evrelerini anlatırken, metin, kavram ve düşüncelerin analizine de girişiyor. Tek tek olguların kökenine inen yazar, bu alanda kendi özgün çözümlemelerini geliştirmek isteyenlere, tarihsel maddeciliğin sağladığı olanakları anlatıyor. Atilla Güney, "İnatla hikâyesi anlatılmaktan imtina edilen Türkiye İşçi Sınıfına" ithaf ettiği bu çalışmasında, kendisi de titiz bir düşünce işçiliğine imza atıyor.
Başka okuma ve araştırmalara da yeni kapılar aralayan Sosyolojinin Marksist Reddiyesi, özgün ve güçlü bir eser olarak, okunmayı, üzerinde düşünmeyi ve tartışılmayı hak ediyor.
Kitabın temin süresi ortalama 3-5 gündür. Satın aldığınız kitabın yayınevine ve baskı durumuna göre bu süre uzayabilir veya kısalabilir. Megakitap.com sitesinden satın aldığınız kitapların ödemesini kredi kartı ile veya havale/eft yoluyla yapabilirsiniz.
Kitaplar temin edildikten sonra kargoya verilecektir. Stokta bulunan kitaplar aynı gün kargoya verilir. Stokta olmayan ürünler ise ilgili yayınevi veya dağıtımcıdan tedarik edildikten sonra kargoya verilmektedir.
Kargonun teslim süresi bulunduğunuz bölgeye ve seçtiğiniz kargo firmasına göre değişkenlik göstermekle birlikte ortalama 1-2 gündür.
Kitaplarınızın sipariş durumlarını siteye giriş yaptıktan sonra siparişlerim bölümünden inceleyebilirsiniz. Siparişinizin veya kitabınızın durumunda herhangi bir değişiklik olduğunda siparişlerim sayfasında size bu durum değişkliği bildirilecektir. Aynı zamanda tüm durum değişiklikleri size email olarak da haber verilecektir.