Değerlerin insanlar karşısında inandırıcılığını yitirdiği, insanların hayatta kılavuzsuz kaldığı bir zamanda Stephanie Dowrick neredeyse insanlık tarihi kadar eski erdemleri yeniden gündeme getiriyor: Cesaret, sadakat, kendini tutma, cömertlik, hoşgörü ve bağışlayıcılık. Acının, kederin, nefretin, kıskançlığın, yıkımın, hüsranın tek başına yaşadığımız bir durum olmadığını; felaketlerin, kötülüklerin, husumetlerin tek kurbanı olmadığımızı; bütün bunlarda bizi olgunlaştıran ve güçlendiren yanlar bulunduğunu, hatta kendimizi yenilemek için karşımıza çıkan fırsatlar olarak değerlendirilebileceklerini belirtiyor. Hayatın ucunda yaşayan insanların yaşama sevinçlerini, gündelik hayatın sıradan, sıradan olduğu için de kolayca göz ardı edilen kaygıları, sıkıntıları, üzüntüleri yüzünden hayatları bir karabasana dönüşenlerin yıkımlarını gerçek kişilerin ağzından aktarıyor. Günümüz psikiyatrisinden, eski Hint metinlerinden, Zen Budizm'den, eski tinsel öğretilerden verdiği kesitlerle aslında bunların hepsinde aslolan şeyin hayat olduğunu, farkın dile getiriliş biçimlerinden ibaret olduğunu gözler önüne seriyor. Ve tüm bunları psikosentez, analitik terapi gibi alanlarda araştırmalar yapmış, okurla "hemdert" olmayı amaçlayan bir yazar kimliğiyle, son yıllarda yaygınlaşan "sevgi kılavuzu"yüzeyselliğine düşmeden yapıyor. Stephanie Dowrick'in çizdiği toz pembe bir hayat değil, kapkara bir hayat da değil. Sadece hayat.
Değerlerin insanlar karşısında inandırıcılığını yitirdiği, insanların hayatta kılavuzsuz kaldığı bir zamanda Stephanie Dowrick neredeyse insanlık tarihi kadar eski erdemleri yeniden gündeme getiriyor: Cesaret, sadakat, kendini tutma, cömertlik, hoşgörü ve bağışlayıcılık. Acının, kederin, nefretin, kıskançlığın, yıkımın, hüsranın tek başına yaşadığımız bir durum olmadığını; felaketlerin, kötülüklerin, husumetlerin tek kurbanı olmadığımızı; bütün bunlarda bizi olgunlaştıran ve güçlendiren yanlar bulunduğunu, hatta kendimizi yenilemek için karşımıza çıkan fırsatlar olarak değerlendirilebileceklerini belirtiyor. Hayatın ucunda yaşayan insanların yaşama sevinçlerini, gündelik hayatın sıradan, sıradan olduğu için de kolayca göz ardı edilen kaygıları, sıkıntıları, üzüntüleri yüzünden hayatları bir karabasana dönüşenlerin yıkımlarını gerçek kişilerin ağzından aktarıyor. Günümüz psikiyatrisinden, eski Hint metinlerinden, Zen Budizm'den, eski tinsel öğretilerden verdiği kesitlerle aslında bunların hepsinde aslolan şeyin hayat olduğunu, farkın dile getiriliş biçimlerinden ibaret olduğunu gözler önüne seriyor. Ve tüm bunları psikosentez, analitik terapi gibi alanlarda araştırmalar yapmış, okurla "hemdert" olmayı amaçlayan bir yazar kimliğiyle, son yıllarda yaygınlaşan "sevgi kılavuzu"yüzeyselliğine düşmeden yapıyor. Stephanie Dowrick'in çizdiği toz pembe bir hayat değil, kapkara bir hayat da değil. Sadece hayat.
Kitabın temin süresi ortalama 3-5 gündür. Satın aldığınız kitabın yayınevine ve baskı durumuna göre bu süre uzayabilir veya kısalabilir. Megakitap.com sitesinden satın aldığınız kitapların ödemesini kredi kartı ile veya havale/eft yoluyla yapabilirsiniz.
Kitaplar temin edildikten sonra kargoya verilecektir. Stokta bulunan kitaplar aynı gün kargoya verilir. Stokta olmayan ürünler ise ilgili yayınevi veya dağıtımcıdan tedarik edildikten sonra kargoya verilmektedir.
Kargonun teslim süresi bulunduğunuz bölgeye ve seçtiğiniz kargo firmasına göre değişkenlik göstermekle birlikte ortalama 1-2 gündür.
Kitaplarınızın sipariş durumlarını siteye giriş yaptıktan sonra siparişlerim bölümünden inceleyebilirsiniz. Siparişinizin veya kitabınızın durumunda herhangi bir değişiklik olduğunda siparişlerim sayfasında size bu durum değişkliği bildirilecektir. Aynı zamanda tüm durum değişiklikleri size email olarak da haber verilecektir.