Sennett, toplumsal ilişkilerimizde ve benliğimizde temel bir unsur olan saygı üzerine kaleme aldığı bu kitabında esas olarak şu meselelere yoğunlaşır: Bir yetişkinin bağımlı olmasının küçük düşürücü etkileri, kendine duyulan saygı ile diğerleri tarafından tanınma arasındaki fark, eşitsizliğin iki tarafında karşılıklı saygı göstermenin zorluğu. Yazar, başa çıkılması oldukça zor olan bu meseleleri kendi tecrübelerinden, örneğin kendine saygısını kurduğu viyolonsel çalma hünerini nasıl kaybettiğinden yola çıkarak açıklamaya girişir. Ancak bunu, çağımızın bir hastalığı olan sürekli kendine referans vererek bazı şeyleri açıklama hatasına düşmeden, yani belirli bir dozda ve mesafelilik içinde yapar; o kimi sosyal bilimcilerin yaptığı gibi kendini anlamak için diğerlerini kullanmaz; tam tersine kendi tecrübelerinden yola çıkarak diğerlerini anlamaya çalışır.
Yazarın başvurduğu başka bir tecrübesi de Chicago'daki alt orta sınıfların yaşaması için planlanmış bir toplu konut projesi olan Cabrini'de geçirdiği çocukluğudur. İyi niyetli planlamacıların başta etnik ve sınıfsal bir karışım olarak tasarladıkları bir laboratuvar gibi düşündükleri Cabrini'yi daha sonra yıkıma taşıyan toplumsal süreçleri inceler. Bu sınıflara layık görülen, sosyal hizmet uzmanları ve planlamacıların kontrolündeki "tasarlanmış hayat"tan yola çıkarak başka birine saygı duyma uğruna kendini geri çekme ihtiyacı; kendine saygı ile grup saygısı arasındaki ayrım; benliğin başkalarını azaltan gücü; kendine güven ile başkalarına hürmet arasındaki uyumsuzluk, başkalarının size benzer olduğunu hayal etme "hatası"ndan doğan ilişki gibi meseleri ortaya atar. Art arda gelen bölümlerde bu meseleleri, kimi zaman kişiye özel, kimi zaman yardım kurumları, iş dünyası, tarih sahnesi, müzik çevreleri, Amerikan Solu gibi genel bağlamlarla bağlantılar kurarak oya gibi işler.
Yazar, Schubert'ten örnek vererek, oda müziği icracılarının beraber çalma ve ortaya büyüleyici ve ahenkli bir müzik çıkarma tecrübelerinden yola çıkarak, toplum içinde başkalarına ve kendine saygı, mesafelilik, hem bireyselliğini ortaya koyup hem de birileriyle beraber bir şey yapma denklemi için güzel bir çözüm önerir.
Kitap herkesi, bireylerinin kendilerine ve başkalarına saygı duymayı başarabildiği, ahenkli sesler çıkarabilen bir toplumun hayalini kurmaya davet ediyor.
Sennett, toplumsal ilişkilerimizde ve benliğimizde temel bir unsur olan saygı üzerine kaleme aldığı bu kitabında esas olarak şu meselelere yoğunlaşır: Bir yetişkinin bağımlı olmasının küçük düşürücü etkileri, kendine duyulan saygı ile diğerleri tarafından tanınma arasındaki fark, eşitsizliğin iki tarafında karşılıklı saygı göstermenin zorluğu. Yazar, başa çıkılması oldukça zor olan bu meseleleri kendi tecrübelerinden, örneğin kendine saygısını kurduğu viyolonsel çalma hünerini nasıl kaybettiğinden yola çıkarak açıklamaya girişir. Ancak bunu, çağımızın bir hastalığı olan sürekli kendine referans vererek bazı şeyleri açıklama hatasına düşmeden, yani belirli bir dozda ve mesafelilik içinde yapar; o kimi sosyal bilimcilerin yaptığı gibi kendini anlamak için diğerlerini kullanmaz; tam tersine kendi tecrübelerinden yola çıkarak diğerlerini anlamaya çalışır.
Yazarın başvurduğu başka bir tecrübesi de Chicago'daki alt orta sınıfların yaşaması için planlanmış bir toplu konut projesi olan Cabrini'de geçirdiği çocukluğudur. İyi niyetli planlamacıların başta etnik ve sınıfsal bir karışım olarak tasarladıkları bir laboratuvar gibi düşündükleri Cabrini'yi daha sonra yıkıma taşıyan toplumsal süreçleri inceler. Bu sınıflara layık görülen, sosyal hizmet uzmanları ve planlamacıların kontrolündeki "tasarlanmış hayat"tan yola çıkarak başka birine saygı duyma uğruna kendini geri çekme ihtiyacı; kendine saygı ile grup saygısı arasındaki ayrım; benliğin başkalarını azaltan gücü; kendine güven ile başkalarına hürmet arasındaki uyumsuzluk, başkalarının size benzer olduğunu hayal etme "hatası"ndan doğan ilişki gibi meseleri ortaya atar. Art arda gelen bölümlerde bu meseleleri, kimi zaman kişiye özel, kimi zaman yardım kurumları, iş dünyası, tarih sahnesi, müzik çevreleri, Amerikan Solu gibi genel bağlamlarla bağlantılar kurarak oya gibi işler.
Yazar, Schubert'ten örnek vererek, oda müziği icracılarının beraber çalma ve ortaya büyüleyici ve ahenkli bir müzik çıkarma tecrübelerinden yola çıkarak, toplum içinde başkalarına ve kendine saygı, mesafelilik, hem bireyselliğini ortaya koyup hem de birileriyle beraber bir şey yapma denklemi için güzel bir çözüm önerir.
Kitap herkesi, bireylerinin kendilerine ve başkalarına saygı duymayı başarabildiği, ahenkli sesler çıkarabilen bir toplumun hayalini kurmaya davet ediyor.
Kitabın temin süresi ortalama 3-5 gündür. Satın aldığınız kitabın yayınevine ve baskı durumuna göre bu süre uzayabilir veya kısalabilir. Megakitap.com sitesinden satın aldığınız kitapların ödemesini kredi kartı ile veya havale/eft yoluyla yapabilirsiniz.
Kitaplar temin edildikten sonra kargoya verilecektir. Stokta bulunan kitaplar aynı gün kargoya verilir. Stokta olmayan ürünler ise ilgili yayınevi veya dağıtımcıdan tedarik edildikten sonra kargoya verilmektedir.
Kargonun teslim süresi bulunduğunuz bölgeye ve seçtiğiniz kargo firmasına göre değişkenlik göstermekle birlikte ortalama 1-2 gündür.
Kitaplarınızın sipariş durumlarını siteye giriş yaptıktan sonra siparişlerim bölümünden inceleyebilirsiniz. Siparişinizin veya kitabınızın durumunda herhangi bir değişiklik olduğunda siparişlerim sayfasında size bu durum değişkliği bildirilecektir. Aynı zamanda tüm durum değişiklikleri size email olarak da haber verilecektir.