Osmanlı İmparatorluğu'nda mimarlık örgütlenmesi, sabit ve değişmez kuralları olan ve bu kurallar çerçevesinde işleyişini sürdüren bir örgütlenme prensibine sahip değildi. İdeal olanla ya da idealize edilmiş olanla, işleyiş arasındaki farklılıklar kuşkusuz, gerilimi çekişmeyi ve devinimi ortaya çıkarmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, Hâssa Mimarlar Ocağı için idealize edilmiş çalışma şeması doğru kabul edilse bile, kitabın konuyu incelerken tarih aralığı olarak seçtiği 18. yüzyılın sonlarında etkili değildi. Kuşkusuz, örgütün statüye bağlı düzeni, başmimar-kalfa ilişkileri, başmimarın imparatorlukta her mimarlık faaliyetine olan kontrolü ve etkisinin derecesi, idealize edilmiş ve her şeyin yolundaymış gibi biçimlendirildiği tarih kurgusu bir tarafa bırakılırsa, "Osmanlı'nın klasik döneminde mimarlık örgütlenmesi nasıl şekillenmekteydi?" sorusuna cevap henüz aranmış değildir. Bu sebeple, "Geç dönem Osmanlı'da mimarlık örgütlenmesi incelense, ortaya nasıl bir sonuç çıkar? sorusuna cevap arayışları idealize edilmiş şemaların ötesindeki bir bakış açısıyla kitapta yer bulmaktadır. Kitabın ilk bölümünde, eldeki bilgiler doğrultusunda, klasik dönemdeki uygulamalarla karşılaştırmalar yaparak, 18. yüzyılın sonlarından itibaren inşaat örgütlenmesindeki dönüşümlerin incelenmesi hedeflenmiştir. 18. yüzyılın ikinci yarısı ile Tanzimat dönemi arasında taşradaki örgütlenme, Tanzimat sonrasında mimarlık gelirlerinin ve inşaat örgütlenmesinin düzenlenmesi ve Osmanlı inşaat örgütlenmesinde sistemin yarattığı boşluklar ele alınmıştır. Kitapta, inşaat ortamına ait olaylar, konuyu güçlendiren örneklerle alt başlıklar altında özelleşerek anlatılmıştır. Günümüze kadar bu konuyla ilgili yazılmış ve yayınlanmış kaynaklardan farklı konular, örnekler ve söylemler geliştirmek ve söylenmeyeni, yazılmayanı yazmak, dolayısıyla daha önce yapılmayanı yapmak hedeflenmiştir. Kitapta, yaklaşık 200 yıl önceki inşaat ortamından ve mimarlık faaliyetlerinden söz edilmektedir.