Hak ettiği ilgiyi ne Doğu'da ne de Batı'da gören, 14. yüzyılda yaşamış Arap düşünür İbni Haldun'un önemini A.Toynbee şu sözlerle dile getiriyor: "İbni Haldun öyle bir tarih felsefesi tasarlamış ve ortaya koymuştur ki, bugüne kadar hiçbir yetenek, hiçbir dönemde, hiçbir ülkede böylesine büyük bit yapıt yaratamamıştır."İbni Haldun'un, tarihin bilim olarak doğuşunu simgeleyen yapıtı Mukaddime, Ortaçağ Arap uygarlığının sönmeye yüz tuttuğu bir sırada kaleme alındığından, İbni Haldun'u ve düşüncelerini doğrudan izleyen bir akım ortaya çıkmadığı gibi, bu düşünce daha sonraki yüzyıllarda unutulmaya yüz tuttu.Yakın tarihte yeniden keşfedilen İbni Haldun'un tarih biliminin kurucuları arasında sayıp hakkını teslim etmekle kalmayıp, düşüncesinin de derinlerine inme çabasına girersek, yalnızca geçmişin olaylarından ve düşüncelerinden dersler çıkarmakla kalmayacak aynı zamanda bugünümüzü anlamaya ve geleceği kurtarmaya adım atmış da olacağız.İbni Haldun, 14. yüzyılda toplumların iktisadi, sosyal ve siyasi koşullarının bilimsel bir çözümlemesini yaparken, bir takım temel tarihsel sorunları ortaya koyuyordu. Ortaçağ'a ilişkin yapıları, iktisadi, toplumsal ve siyasal evrimi yavaşlatan ya da engelleyen yapıları betimliyordu. İşte bu gecikme, yabancı güçlerin etkileriyle birleşerek birkaç yüzyıl sonra sömürgeciliği olanaklı kılacak; sömürgecilik de azgelişmişlik olgusunun ortaya çıkışını getirecekti.İbni Haldun, Kuzey Afrika tarihini yüzyıllar boyunca kesintiye uğratan siyasal (daha sonra iktisadi ve toplumsal) başarısızlıklar dizisini son derece yöntemli bir biçimde irdeleyen ve durgunluk nedenlerini bir tanrısallıkta ya da dış güçlerin etkisinde değil, yaşadığı toplumun iç yapısında arayan bir düşünür oldu. Onun tarih anlayışı, Avrupa'da iktisadi ve toplumsal alanlarda yürütülen araştırmalar sayesinde ancak XIX. yüzyılın sonuna doğru gelişecekti.Ancak Aziz Augustinus, Machiavelli ya da Montesquieu ile kıyaslanabilecek bir düşünür olan İbni Haldun'un yapıtını, yaşadığımız dönemin sorunlarıyla bağlantılandırıp bugünün kavramlarıyla ele almak, onun düşüncesini aşırı ölçüde modernleştirmek ya da çarpıtmak değil, tam tersine onun düşüncesinin gerçek zenginliğini ortaya çıkarmaktan. Yves Lacoste da İbni Haldun'da bu yoldan ilerliyor.
Hak ettiği ilgiyi ne Doğu'da ne de Batı'da gören, 14. yüzyılda yaşamış Arap düşünür İbni Haldun'un önemini A.Toynbee şu sözlerle dile getiriyor: "İbni Haldun öyle bir tarih felsefesi tasarlamış ve ortaya koymuştur ki, bugüne kadar hiçbir yetenek, hiçbir dönemde, hiçbir ülkede böylesine büyük bit yapıt yaratamamıştır."İbni Haldun'un, tarihin bilim olarak doğuşunu simgeleyen yapıtı Mukaddime, Ortaçağ Arap uygarlığının sönmeye yüz tuttuğu bir sırada kaleme alındığından, İbni Haldun'u ve düşüncelerini doğrudan izleyen bir akım ortaya çıkmadığı gibi, bu düşünce daha sonraki yüzyıllarda unutulmaya yüz tuttu.Yakın tarihte yeniden keşfedilen İbni Haldun'un tarih biliminin kurucuları arasında sayıp hakkını teslim etmekle kalmayıp, düşüncesinin de derinlerine inme çabasına girersek, yalnızca geçmişin olaylarından ve düşüncelerinden dersler çıkarmakla kalmayacak aynı zamanda bugünümüzü anlamaya ve geleceği kurtarmaya adım atmış da olacağız.İbni Haldun, 14. yüzyılda toplumların iktisadi, sosyal ve siyasi koşullarının bilimsel bir çözümlemesini yaparken, bir takım temel tarihsel sorunları ortaya koyuyordu. Ortaçağ'a ilişkin yapıları, iktisadi, toplumsal ve siyasal evrimi yavaşlatan ya da engelleyen yapıları betimliyordu. İşte bu gecikme, yabancı güçlerin etkileriyle birleşerek birkaç yüzyıl sonra sömürgeciliği olanaklı kılacak; sömürgecilik de azgelişmişlik olgusunun ortaya çıkışını getirecekti.İbni Haldun, Kuzey Afrika tarihini yüzyıllar boyunca kesintiye uğratan siyasal (daha sonra iktisadi ve toplumsal) başarısızlıklar dizisini son derece yöntemli bir biçimde irdeleyen ve durgunluk nedenlerini bir tanrısallıkta ya da dış güçlerin etkisinde değil, yaşadığı toplumun iç yapısında arayan bir düşünür oldu. Onun tarih anlayışı, Avrupa'da iktisadi ve toplumsal alanlarda yürütülen araştırmalar sayesinde ancak XIX. yüzyılın sonuna doğru gelişecekti.Ancak Aziz Augustinus, Machiavelli ya da Montesquieu ile kıyaslanabilecek bir düşünür olan İbni Haldun'un yapıtını, yaşadığımız dönemin sorunlarıyla bağlantılandırıp bugünün kavramlarıyla ele almak, onun düşüncesini aşırı ölçüde modernleştirmek ya da çarpıtmak değil, tam tersine onun düşüncesinin gerçek zenginliğini ortaya çıkarmaktan. Yves Lacoste da İbni Haldun'da bu yoldan ilerliyor.
Kitabın temin süresi ortalama 3-5 gündür. Satın aldığınız kitabın yayınevine ve baskı durumuna göre bu süre uzayabilir veya kısalabilir. Megakitap.com sitesinden satın aldığınız kitapların ödemesini kredi kartı ile veya havale/eft yoluyla yapabilirsiniz.
Kitaplar temin edildikten sonra kargoya verilecektir. Stokta bulunan kitaplar aynı gün kargoya verilir. Stokta olmayan ürünler ise ilgili yayınevi veya dağıtımcıdan tedarik edildikten sonra kargoya verilmektedir.
Kargonun teslim süresi bulunduğunuz bölgeye ve seçtiğiniz kargo firmasına göre değişkenlik göstermekle birlikte ortalama 1-2 gündür.
Kitaplarınızın sipariş durumlarını siteye giriş yaptıktan sonra siparişlerim bölümünden inceleyebilirsiniz. Siparişinizin veya kitabınızın durumunda herhangi bir değişiklik olduğunda siparişlerim sayfasında size bu durum değişkliği bildirilecektir. Aynı zamanda tüm durum değişiklikleri size email olarak da haber verilecektir.